Pınar Aksoy
Amsterdam HOLLANDA NEREYE GİTSEK YURTDIŞI

Amsterdam’dan Fazlası

Amsterdam Gezi Notları 101 ‘i okuyup şehri kafamızda şekillendirdiysek, şimdi detaylarla biraz daha güzelleştirelim onu. Nedir bu detaylar, mesela yürümekten yorgun düştüğünde verdiğin kahve molası, geçerken gözüne çarpan güzel şeyler, yolda yürürken kokusuna yenik düşüp önündeki kuyrukta kendini bulduğun tezgahlar, yemek yemek için oturduğun yerler ya da bu işi ucuza kapattığın marketler, denk geldiğin festivaller, çok bilinmeyen mahalleler…böyle böyle bir sürü şey olabilir. Herkesin tarzı, yaptıkları, seyahat ritüelleri farklı olduğundan çook değişkenlik gösteren şeyler bence bunlar. Mesela akşam yemeği benim için bir gün yerel bir yerde yerel tatları denemişsem diğer günler herhangi bir yerde geçiştirilebilecek bir şeyken başkasının çok önem verdiği bir şey olabilir. Neyse ki blogların amacı da okuyup okuyup kendimize uygun ortaya karışık yapmak değil mi 🙂 O zaman başlayalım..

Amsterdam Işık Festivali/ Amsterdam Light Festival: Işıklar ışıklaar..yılbaşında bile etraf süslenince mutlu olmuyor muyuz 🙂 Bu festival hem kanallarda hem karada gerçekleşecek. Öyle lazer şov falan değil tabi ki. ‘Light art’, ışık sanatı olarak geçiyor. Tasarımcılar, sanatçılar, mimarlar tarafından hazırlanan işler sergilenecek. Suda olanlar 30kasım17-21ocak18 arası, karada 14kasım17-7ocak18 tarihleri arasında gerçekleşecek. Tarihleriniz uyarsa şanslısınız, Amsterdam cıvıl cıvıl olacak.

Peeeyniiiiir: Peynir benim için baya önemli, kahvaltının olmazsa olması, her şeye koyabilir tadını zirveye çıkarabiliriz bence. Neyse ki peynir konusunda çok şanslı bir ülkede yaşıyoruz. Bizim kadar şanslı olan bi diğer ülke de Hollanda. Gouda peyniri mesela ismi bi yerlerde kulağımıza çalınmıştır kesin. Hollandalılar da peynir işini ciddiye alıyorlar. Amsterdam’da yürürken sık sık peynirci göreceksiniz, hatta ‘cheese museum’ bile görebilirsiniz 😀 En sık Henri Willig Cheese and More ile karşılaşacaksınız. Galiba Amsterdam’da sektörü ele geçirmişler. Almasanız bile mutlaka içeri girin, sürekli tadım için tabaklarda çeşit çeşit peynirler oluyor, deneyin. Hatta hep de bir tane balı hardal kavanozu oluyor yanlarında, açık. Hiç acımayın sürün peynire. Bir de benim not aldığım 9 sokaklardaki Da Kaaskamer vardı. Tesadüfen akşam dönüş yolunda önünden geçerken içeri de girdik. Küçük bir dükkan ve içerisi inanılmaz kalabalıktı. O yüzden daralıp çok bakamadık, Henri’de ferah ferah aldığımız peynirden memnunuz.

Yemek: İtalya deyince akla pizza, Belçika deyince waffle, işte Fransa’da kruvasan..Peki Hollanda, Amsterdam? Açıkçası benim aklıma peynirden başka bir şey gelmiyordu (tabi bu benim bilmemezliğim) ama yine ufak tefek şeyler varmış (bu arada mutfağımızın zenginliğine değinmeden geçemeyeceğim burada, Türk mutfağını koruyalım, yaşatalım, onu kruvasanlara, avokado tostlara terk etmeyelim). İlki ‘Stroopwafel’. Bunu biliyoruz gerçi artık bizim marketlerde bile satılıyor, incecik kıtır karamelli wafel. Ama! Kendisini burada sokak marketlerinde (Amsterdam 101 yazısındaki sokak pazarları mesela), pastanelerde sıcak ve dev boyutlarda yemek tabi ki başka. ‘Bitterballen’ var mesela, kızarmış dışı çıtır hardalla servis edilen küçük köfte topları. Akşam yemeği bile olur. ‘Poffertjes’..ah poffertjes..pufidik, üzerinde pudra şekerinden ince bir bulut katmanı, küçük pankekler. Amsterdam’da pankekçi sayısı baya fazla, ama siz yine de sokakta kurulmuş bi pazar görürseniz poffertjes’nızı ısrarla isteyiniz. Bizim deneyemediğimiz, yılbaşı yaklaşınca ortaya çıkan ‘Oliebollen’ var bir de, meyve parçacıklı kızarmış hamur. Biraz da adreslere gelecek olursak;

  • FEBO: Dikkat Febo hayat kurtarabilir! Hem de çok lezzetli bir şekilde. Cebinizdeki bozuk euroları atarsınız, hoop sıcak ve taze kroket, hamburger kapakları açılır. Mideden gurultular bastırılır.
  • Wok to Walk: Yine yürürken sıkça göreceklerinizden. İlk defa Amsterdam’da başlamış hikayeleri, şimdi bir kaç ülkede varlar. Noodle temelli fast food diyebiliriz. Kendi seçeneklerinize göre şekilleniyor yemek. Bence gayet lezzetliydi.
  • Los Feliz: Orada yaşayan bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittiğimiz Meksikan restoran. İçerisi keyifli, yemekler lezzetli. Albert Cuypstraat, 88.
  • Yine onun önerilerinden, bizim denemediklerimiz; Seafood bar, Thrill grill, Sumo, Los Pilones, Loetje, Snckbr
  • Yine benim notlarımda olan, çoook merak ettiğim (çünkü botanik bahçesinin içinde) ama gidemediğimiz De Kas.
  • Omelegg: Gelelim en sevdiğim mevzuuya, kahvaltı. Omelegg’in iki şubesi var. Biz centraal istasyonuna yakın olana gittik. Haftaiçi 9 gibi gitmemize rağmen 10 dk beklediğimiz söyleyebilirim. İçerisi küçük ve sevimli, omlet çeşitleri çok ve acayip doyurucu! Nieuwebrugsteeg 24
  • The Breakfast Club: Centraal’den sabah düştük yola. Neden acıkmışken bu kadar yol yürümek istiyorum, çünkü Haarlemmerstraat’tan geçeceğiz. Buranın önünde haftasonu kuyruk oluyormuş. İçerinin dekoru çok hoş ama neden kuyruk olduğunu anlayamadık doğrusu. Seçenekler kısıtlı geldi bize ve aşırı iyi olduğunu söyleyemem sanırım. Alttaki fotoğraf oradan.

  • Kahvaltı için not aldığım diğer adresler; Bagels&Beans (aslında sıkça karşımıza çıktı ama hiç içeri girmedik), Bakers&Roasters, Coorner Bakery, Mook Pancakes, TEDS ve Lombardo’s.

Bi Kahve Molası: Amsterdam’da i-na-nıl-maz derecede fazla mekan var. Dışarıdan hepsini beğenme ihtimalimiz çok yüksek zaten, hepsi bi güzel. Dolaşırken beğendiğinize oturabilirsiniz bence. Biz bir kere daha güzelini bulalım diye diye müzeler meydanına kadar gitmiştik.

  • CoffeeConcepts: Müzeler meydanı anımızdan girmişken ilk buradan bahsedeyim. Yorulmuşuz, bi kahve molasına ihtiyacımız var ama işte yol üstünde buluruz diye diye geldik müzeler meydanına (van gogh seansımıza yetişeceğiz çünkü). Yakında bir yer bulup oturamadık ama Vondelpark’a doğru giderken Coffee Concepts çıktı karşımıza. Yine şık dekorlu, ferah bir yer. Biz kahveleri alıp parka gittik. Jacob Obrechtstraat 5

  • Old Dutch Pancake House: Önceden not edilmemiş, karşımıza çıkan içi pek sevimli dükkan. Bence çok güzel çünkü burda mini pastamı üflemiş olabilirim 🙂 Singel 600
  • Winkel’43: 1 sene boyunca Hollanda’da yaşamış bir arkadaşımız Hollandalıların elmalı turtaya çok düşkün olduğunu,  Winkel’de de elmalı turta yememizi tavsiye etti. Hem de Noordermarkt’ın orada, köşe başında. Noordermarkt 43
  • Pluk, Ree7, Waserette, Gallery 3 yine notlarım arasındalar, hem kahve içeyim hem biraz uzun oturayım yanına da bir şeyler atıştırayım dersem.
  • Denenmeyi bekleyen diğer iyi kahve adreslerim; Lot Sixty One Kinkerstraat 112, Back to Black Weteringstraat 48, Scandinavian Embassy Sarphatipark 34, TOKI Binnen Dommersstraat 15, Koffie Academie Overtoom 95.
  • Biraz da ‘değişik’ olanlar var, kahveden fazlasını bulabilecekleriniz, konsept dükkanlar. HutspotCafe DroogCotton CakeFriday Next.
  • Bıraksalar evi, odasını botanik bahçesine çevirecekler burada mı??? O zaman sizi Wildernis ile baş başa bırakıyorum. Bizi burada unutun!

Alışveriş: Alışveriş deyince aklınıza ilk bunlar gelmedi belki ama ben önce Hollanda ile ilgili en sevdiğim iki şeyden başlamak istedim 😀

  • HEMA: Canım Hema, defterlerin, kalemlerin, ev eşyaların, gereksiz ıvır zıvırların, bazen hayat kurtaran kafen ile ne de güzelsin. Seninle hiç ayrılmak istemem ama yine buluşacağımızı bilerek teselli bulurum hep. Sen benim zayıf noktamsın. Benim gibi olanlar, bunca söylediklerimden sonra bi uğrarsınız, heryerde karşınıza çıkabilir 🙂
  • Albert Heijn: Market gezmek, değişik ürünler bulmak, onların içeriklerini okumak benim hobilerim arasında. Biraz değişik bir ilgi alanı olabilir ama yalnız olmadığımı biliyorum. Albert Heijn da bir süpermarket zinciri diyebiliriz. Başka market görmedim desem yeridir. Hemen her yerde var, hatta bazen Albert Heijn To Go’lar var öğünlerini hızlı geçiştirmek isteyenlere. Peynir alın, atıştırmalık alın.
  • Marqt: Başka market görmedim dedim ama yalan söyledim. Diğeri de buydu. Ama çok sık rastlamadım kendisine zira daha havalı. Daha farklı ürünler var, biraz gurme gibi.
  • Leidsestraat, Kalverstraat ve Nieuwendijk mağazaların yoğunlukta olduğu sokaklar. İstiklal Caddesi’ni andırdığını daha önce söylemiştim zaten. Bilindik mağazalar var, henüz Türkiye’de olmayan markaları da bulabilirsiniz mesela &other stories.
  • Pieter Cornelisz Hooftstraat bu sokak lüks markaları bulabileceğiniz sokak.
  • Haarlemmerstraat dört bir yanı değişik dükkanlarla dolu bir sokak. Geçerken o kadar çok şey çarptı ki gözüme, hangi birini söylesem. Mesela Klevering, mesela içi binlerce kartla dolu ‘t Stomerijtje. Değişik şeyler bulacağınız garanti ediyorum ama tabi fiyatların da hafiften daha yüksek olduğunu söyleyeyim.
  • Architectura & Natura mimar arkadaşlar ya da tasarım severler okuyorsa içinde çok güzel kitaplar bulacaksınız. Dükkanın dışı da çok güzel. Asıl yazma nedenimse dükkanın bulunduğu sokak, Leliegracht, çok güzel. Dokuz sokakların yukarısındaki parseller. Oralara da uğramayı unutmayın.

  • Ben pazar alışverişini severim derseniz de şuraya tıklayıp kurulan pazarları görebilirsiniz.

BONUS:  Amstel Nehri’nin üzerindeki Blauwbrug (Blue Bridge) üzerinden çok güzel manzaralar izleyebilirsiniz. Ulusal opera&bale binası, Hermitage müzesi, biraz ilerideki Magere Köprüsü..özellikle akşam ışıl ışıl kanal manzarası 🙂

  • Biraz da De Pijp bölgesine zaman ayırabilir, burada da güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz 😉

Diğer Amsterdam yazıları için;

Tanıştığımıza Memnun Oldum Amsterdam

Amsterdam Gezi Notları 101

 

You Might Also Like...

No Comments

Leave a Reply