Çoook uzunca bir aradan sonra herkese yeniden merhaba! Bu süre içinde kahramanımız hem yeni iş süreci yaşıyor, hem de daha sonra hakkında uzuuun bir yazı yazmayı düşündüğü heyecanlı hazırlıklar yapıyordu 🙂 Bu tatlı telaş içinde de boş geçen bir haftasonunu kendilerine ayırmışlardı, haftalar sonra sokaklarda dolaşmanın ve önlerine Fahriye’nin çıkmasının mutluluğunu yaşıyorlardı.
Bazı isimler çok güzel, Fahriye gibi. Söylenişi, anımsattıkları..Benim sevme sebebim tabiki de bana eski zamanları hatırlatması. Sevgili Elif ile Çetin de benimle aynı hisleri paylaştıklarından yaklaşık 2,5 sene önce, ilk olarak çarşıda açtıkları, daha sonra Moda’ya taşıdıkları (iyi ki taşımışlar!) cafelerine bu ismi vermişler. Tabi evlerinde asılı olan ve her gelenin önünde fotoğraf çektiği ‘Fahriye Abla’ film afişinin etkisi de yok değil. Aslında sinemacılar, zaten bunu içerideki detaylardan hemen anlıyorsunuz. Eğer eskilere biraz ilginiz varsa içeride sizin için de karıştırılacak bir sürü şey var. Ben dekorasyona bayıldım, bütün mobilyalar eskilerden.
Fotoğraflar size yeteri kadar nostalji yaşattıysa, biraz da damaklara hitap edelim. Fahriye’nin menüsünde sıcak içeceklerde siyah çay ve bitki çayları, türk kahvesi ve espresso bazlı içecekler, sıcak çikolata ve sahlep var. Soğuk içeceklerde özellikle belirtmem gereken ev yapımı reyhan şerbeti ve limonata tam yazlık. Ne yesek derseniz de fırında mantı, günün çorbası, börek ve fahriye tostu var. Tatlı yiyip tatlı konuşmak içinse yine ev yapımı kekler, kurabiyeler, tiramisu sırada bekliyor. Biz sıcaktan bunalmış bir şekilde kendimizi içeri attığımızdan buz gibi limonata ve fahriye tostu tercih ettik. Limonata çok tatlı olmadığı için özellikle çok beğendim, içindeki nane de aromasını tam dozunda vermişti limonataya. Fahriye tost ise yerken ‘Bunun içinde ne var?’ dedirten cinsten. En popülerinde bile tost deyince ortadan bölünerek üçgen halde gelen, kuru, yanına bir iki domates salatalık kondurulanların yanında Fahriye’nin tostunu biz çok beğendik. Hem porsiyon olarak gözümüzü, malzeme bolluğuyla da midemizi doldurdu. Eline sağlık Elif! 🙂
Biz gittiğimizde çok kalabalık değildi, benim en sevdiğimden. Hem etrafı daha iyi görebiliyorum, hem de sohbet edebilme şansı buluyorum. Gerçi kalabalık olsa dahi Elif yine bizimle böyle uzun uzun konuşurdu eminim 🙂 O daha çok kış cafesi olduklarını söylese de bence yazın da çok keyifliydi. Ama kışın da dışarda soğuktan üşüyüp kendimi içeri atmak, kahve kek keyfi yapmak için sabırsızlanıyorum.
NOT 1: İçeride böyle misafirlerle karşılaşabilirsiniz 😀
NOT 2: Gördüğünüz kitapları da satın alarak eve götürebilirsiniz.
Giderseniz de benden selam söylemeyi unutmayınn ! 🙂
3 Comments
Cansu
Ağustos 9, 2016 at 6:42 amPınaar harika olmuş, sabah sabah ne kadar güzel geldi bu post güzel kalbine ve ellerine sağlık
pinardurak
Ağustos 10, 2016 at 6:54 pmcanım cansu sabah enerjisi olduysa sana ne mutlu bana !
sinema
Aralık 3, 2017 at 7:29 pmSiteniz ok Gzel Konularnz Takip Ediyorum Teekkrler.