Gördüğüm an bende “doğallık” duygusunu uyandıran bazı güzellikler var..Doğanın en güzel armağanlarıymış gibi geliyor bana. Sade, basit, katkısız, değerli..ve iştah açıcı. Ekmek ve zeytin. Zeytin aşkı bir başka yazıya kalsın, fırından çıkmış taze ekmek kokusuyla başlasın bu post. Ama ekmek ağır olacak, dışında içindeki cevheri korurcasına sert, altın rengi bir kabuğu olacak. Kesince pişerken oluşan gözenekleri görülecek. Isırınca ekşi mayanın tadı gelecek. Şöyle bi koklayınca odun ateşinin o is kokusu mutlu edecek. Bir dilimi bile doyurmaya yetecek. Ben böyle anlata durayım sizin gözününüz önüne geldi bile o mis ekmek, eminim 🙂
Sizin hayallerinizdeki ekmek nasıl bilmiyorum ama eğer benimle aynı duyguları paylaşıyorsanız Grandma’da ekşi mayalı, anneanne eli değmiş ekmekler bulabilir, ister evinize götürebilir, isterseniz orada bu ekmeklerle yapılmış tost ya da açık sandviç yiyebilirsiniz. Bu fırından sadece ekmek değil, birbirinden güzel, seçim yaparken işimizi zorlaştıran ürünler de çıkıyor. Zaten içeri ilk girdiğinizde hepsi iki yanda sıralanmış karşılıyorlar sizi. Çaya ya da bi kahveye uğradıysanız yanına güzel eşlikçiler olacaklardır 😉 Çayınızı kahvenizi içerken fincanın altında küçük bi sürprizle karşılaşabilirsiniz 🙂
Bunların dışında haftalık değişen soğuk sebze tabakları var. İlk gidişimizde iki ayrı seçeneği denemiştik. Tam olarak içeriğini hatırlamasam da sıradan malzemeleri bir araya getirerek nasıl böyle değişik ve lezzetli tatlar yakalamışlar diye düşünmüştüm. Çok başarılı soslar hazırlamışlardı. Eğer acıktıysanız, Teşvikiye yakınlarındaysanız ve sağlıklı seçenekler arıyorsanız bence bu tabakları denemelisiniz. Ama bence porsiyonları birazcık daha fazla olsa hayat daha da güzel olabilir 🙂
Burada dekorasyonun büyük çoğunluğunu tatlılar oluşturuyor. Duvardaki “büyükanne” figürleriyse en tatlı detay. Zaten kendilerine başka yerlerde de rastlayabilirsiniz söylemiş miydim 🙂
6 Comments
Nazo
Eylül 14, 2015 at 7:08 amİstanbul’dan Ankara’ya ekşi mayalı grandma ekmegi getirdim desem.
Ankara’da da var tabi de o büyükanne figürü, tatlı kırmızı demlikler, içerideki asırı guzel karbonhidrat! kokusu cezbetti 😉
pinardurak
Eylül 15, 2015 at 3:52 pmBence de buldun mu kaçırmamak lazım bazı şeyleri 🙂 Katılıyoruum kesinlikle, ben de kapılıp gidiyorum etrafa, dekorlara, küçük dokunuşlara 😉
cigdem durak
Eylül 14, 2015 at 10:20 amO Çilekli meren benim olsun
pinardurak
Eylül 15, 2015 at 3:52 pmSen de yaparsın daha güzelini bence 😀
cansu
Eylül 14, 2015 at 12:32 pmPınarcım, her şey çok güzel gözüküyor. Artık bi gün bi kahve içeriz 🙂
pinardurak
Eylül 15, 2015 at 3:53 pmCansuu başka şey isteseymişiz olcakmış, kahve olmasa da bi çayla da çok güzeldi bugün 🙂