Aslında daha önceleri kar kış vakti Kars’a gidelim deseler hemen evet diyebilir miydim tam emin değilim 🙂 Evde bile kat kat kıyafetler içinde üşüyen ben,-20’lerde karın içinde şehri dolanacak, olacak iş mi 😀 Ama iyi ki de oldu ! Tabii Kars seyahatine heyecanla günleri saymama en büyük sebep doğu ekspresi idi, ama şimdi yeşiller içinde bir Kars hayali de kurmuyor değilim.
Bütün önyargılarınızı bir kenara bırakın. Çok uzak, çok soğuk, ne yapılır ki hem orda..Evet azıcık uzak, ama artık uçakla her yer yakın. Hem dönüş uçağında pencereden gördüğünüz manzaraları asla unutamayacaksınız şimdiden söyleyeyim. Hayatımdaki en güzel uçak yolculuğuydu galiba, pencereden karlar ülkesini izlerken İstanbul’a ne zaman vardık hiç fark etmedim. Bembeyaz sıra dağlar hipnotize etmişti beni. Soğuğa gelince, evet buuuz gibi. Hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum. Ama kar kıyafetleriyle halledilmeyecek bir sorun değil, hem alışıyorsunuz. Hem de benim gibi çok üşüyengillerdenseniz kendinizle gurur duyuyorsunuz 😀 Gelelim ‘ne yapılır ki orada?’ ya. Ne yapılmaz ki? Ani ve Çıldır gibi muhteşem deneyimleri zaten anlatmıştım, üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ama Kars merkez de bi o kadar güzel.
Tarih öncesi çağlardan bu yana yerleşim yeri olan Kars, bir çok millet bir çok kültür görmüş. Ama şu anda ise en çok Osmanlı-Rus Savaşı sonrası yönetiminde olduğu Rusların izlerini görüyorsunuz. Izgara sistemde planlanan şehir, geniş yol ve kaldırımlar (caddelerin güneş alması ve karın daha çabuk erimesi ve kaldırımlarda sarkıtlardan korunmak için planlanmış), baltık mimari örneği binalar hep o dönemden kalma. Ruslar şehri terk ettikten sonra binalar çok fazla el değiştirdiğinden çoğu korunamamış. Şimdi ayakta olanların çoğu ise kamu binası olarak kullanılıyor ve koruma altında.
Fethiye Camii
Kars’ta görülecekler listesi yaparsak; Defterdarlık Binası, Fethiye Camii, Evliya Camii, Kümbet (12 Havariler) Camii, Sağlık Müdürlüğü, Hotel Cheltikov, Gazi Kars Anadolu Lisesi, İsmet Paşa İ.Ö.O, Vali Konağı (Kars Antlaşmasının imzalandığı bina), Emniyet Müdürlüğü, Tuncer Gülensoy Evi, Ticaret ve Sanayi Odası, Kars Kalesi, Taşköprü, Hamamlar, Namık Kemal Evi ve Kars Arkeoloji Müzesi. Bunlar bizim gördüklerimiz. Kaleye muhakkak çıkıp, şehre tepeden bir bakmalısınız. Taşköprü zaten hemen kaleye giden yol üzerinde. Hamamlar da öyle, fakat hepsi terkedilmiş gibi, içleri korkutucuydu. Keşke daha bakımlı olsalar. Arkeoloji müzesi ise nispeten daha uzakta kalıyor, biz en çok Kars’ın kurtarıcısı Kazım Karabekir Paşa’ya Ruslar tarafından hediye edilen vagonu görmek istemiştik ama onu yeni açılacak başka bir müzeye konmak üzere kaldırmışlar.
Cuma Hamamı
Kars merkezi oldukça küçük; Ordu Caddesi (bence en güzel olanı), Gazi Ahmet Muhtar Paşa Caddesi, Atatürk Caddesi, Şehit Yusuf Bey Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi olmak üzere 5 ana caddesi var. Bu caddeleri yürüdüğünüzde merkezi gezmiş sayılırsınız 🙂 Bu bahsettiğim caddeler ve üzerinde görülecek yerlerin gösterildiği harita için buraya tıklamanız yeterli, çok işinize yarayacaktır 😉
Biz Kars’ta Kars-ı Şirin adında henüz yeni açılmış bir otelde konakladık. Ordu Caddesi üzerinde merkezi bir konumda, biz memnun kaldık. Merkezde iki gün geçirdik ve her yere yürüyerek gittik. Fazla gün geçirince her yerin önünden bir kaç kez geçtik, dönüşte kendimizi Kars’ın yerlisi gibi hissediyorduk. Gerçi onlar bir paltoyla hallerinden memnunken biz pek o kadar yerli olamayız galiba 😀 Hele ki çocuklar..Üzerlerinde ne bir mont, ne bir şapka..Köpekleri peşlerine takıp kaleye tırmanıyorlar. Hem de düz yoldan değil, gerçekten tırmanıyorlar.
Kars’ta akşamları yapacak pek bir şey yok, zaten geceleri hava daha da soğuyor. Ama gece sokaklarda dolaşmak da çok güzel. Zaten yağan kar ile hava hafif aydınlık. Yavaş yavaş yağan karın altında, ışıklandırılmış binaları görmek lazım.
Kars Yeme-İçme Rehberi
Kars Kaz Evi
Gitmeden araştırma yapan herkes duymuştur Kaz Evi’ni. Biz de ilk defa tadacağımız kaz eti için Kaz Evi’ni seçtik. Tam mevsimindeymişiz kaz yemek için, öyle söylediler. Yazın kestikleri kazları dondurup saklıyorlar. Yanında kaz suyunda pişmiş bulgur pilavı ile servis ediliyor. Biz çok bayılmadık, ama sevmedik de denemez, kaz etine karşı hislerimiz nötr 😀
Kaz But
Başlangıçta yöreye özgü Evelik Çorbası söyledik. Kurutulmuş evelik otu ile yapılıyor, içinde yeşil mercimek ve erişte de var, ben çok beğendim.
Bir de Piti söyledik. Nohut yemeğine benzeyen pitinin içinde kuzu incik, sarı kök ve zerdeçal var (Kaz evinde böyle söylediler, Hanımeli’nde ise safran olduğunu söylediler). Fırında pişen yemeğin sunumu biraz değişik, onu videoda izleyin 🙂
Piti
Tatlı olarak ise umaç helvası. Bu da un helvası, tek farkı içinde yine undan yapılan kıtırlar var.
Hanımeli Restoran
Evelik Çorbası
Hanımeli’nde menümüz yine aynı sayılır. Evelik Çorbası ve Piti var. Bu sefer kaz yok, Hangel var. Hangel’de mantı hamurunun baklava şeklinde kesilip, haşlanıp, tepside servis edilen versiyonu. Üzeri yoğurtlu, tereyağlı ve karamelize soğanlı. Hangelin alamet-i farikası işte bu karamelize soğanlar. Yemek bitince ekmekle tepsinin dibini sıyırıyorsunuz bi de 🙂
Hangel
Kars lokantalarında fiyatlar makul. Sadece kaz eti biraz yüksek fiyatlı, aklınızda bulunsun.
Ocakbaşı Restoran
Burası da ilk gün tavsiye üzerine gittiğimiz yerlerden. Burada Ocakbaşı’na özel Ejder Kebabı, Urfa Kebap ve içli köfte yedik. Yediklerimiz sıradandı belki ama Kars’ta yetişen hayvanların etinin lezzeti tabi ki de fark ediliyordu hemen. O yüzden tavsiye ediyoruz.
Kars merkezi turlarken mola verdiğimiz iki durak daha var. Buralar da çay kahve içip, soğuktan azıcık şaşkına dönmüş bünyemizi ısıttık 🙂 Biri Kahve Diyarı diğeri Kılıçoğlu Pastanesi. Kılıçoğlu Pastanesi de eski Rus binalarından, restore edilmiş. İçeride vitrinde size gülümseyen bir sürü pasta ve tatlı arasında seçim yapmakta zorlanabilirsiniz. Biz kazandibi yedik, tavsiye edebiliriz.
Büyük Zavotlar
Kars’a gelmişken ister hediyelik olsun, ister kendiniz için, alınabilecek en güzel şey bence peynir. Kars’ın meşhur gravyeri ve kaşarı. Merkezde tabiki bir sürü peynir satan dükkan var. Ben Büyük Zavotlar’ı da önceden kafaya koymuş, gideceğimiz güne kadar zor beklemiştim. İçerde ikram edilen peynirlerle keyfim dört köşeydi 😀
Gravyer, çiçek açan zamanlarda, hayvanların Mayıs-Haziran ayında verdikleri sütten yapılıyor. 1 tekerlek yaklaşık 70 kg. civarında ve bunun için 1000 lt. süt kullanılıyor. Köylerden süt toplamak zahmetli iş. Kalıplarda bekleyen peynir, bekledikçe güzelleşiyor. Tabi bir de mahzen kaşarı var, 2 yıllığından tadınca damaklarımızda şenlik yaratan. Bu kaşarın ısırganlı ve bademli çeşitleri de var, hepsi birbirinden güzel. Gravyerin kilosu 50, kaşarın ise 25 TL. Kars’ın balı da meşhurmuş, bunu yeni öğrenmiş oluyorum. Süzme ve petek şeklinde satılıyor, onun da kilosu 50 TL.
Büyük Zavotlar’dan internet üzerinden de alışveriş yapılabiliyor. Kargo yapıyorlar. Biz ordan aldıklarımızı da kargoya verdik, bizden bir gün sonra İstanbul’a ulaşmıştı o da. Vakum olayına pek sıcak bakmıyorlar ama. İstediğinizde yapıyorlar ama tadını değiştiriyormuş.
Bizim Kars Yeme İçme haritamıza buradan ulaşabilirsiniz.
SARIKAMIŞ / ALLAHUEKBER DAĞLARI MİLLİ PARKI
Sarıkamış’a Kars’taki üçüncü günümüzde sabah saat 08:00 Doğu Ekspresi’ne binip 1 saatin sonunda ulaşıyoruz. Sabah fırından simidimizi alıyoruz, fırıncı amca bizi Allah’a emanet ederek uğurluyor Sarıkamış’a. Trende simit ve çayla kahvaltımızı yapıyoruz. Sarıkamış tren garında indiğimizde etrafta hiç bir şey yok.
İlçe merkezine yürüyerek ulaşıp taksiye biniyoruz. Merkezi dolaşmadan hemen Sarıkamış Kayak Merkezi’ne çıkıp, Allahuekber Dağları Milli Parkı’na ulaşmak istiyoruz. 2300 metrede Sarıçam ormanları beni bu soğukta bunca yüksekliğe çıkaran. Taksi bizi girişe bırakıyor. Buradan telesiyej ile 1.etap olan 2300 m. ye çıkıyoruz. Burada tek tesis olan kafede oturup salep ile ısınmaya çalışıyoruz çünkü çok ama çok soğuk. Havada şansımıza kapalı ve tipi var. İnsanlar bu havada nasıl kayak yaptılar inanamıyorum, ben en son telesiyejde aşağı inerken soğuktan ağlıyordum 😀 1. etaptan da telesiyej ile eski adı Cıbıltepe, yeni adı ile Bayraktepe olan 2634 m.lik zirveye ulaşıyoruz. Çok kalamadan tekrar telesiyej ile girişe dönüyoruz, bu dönüşte rüzgar üzerimize üzerimize esiyor, hayatımda hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum.
Bizi getiren taksiciyi tekrar arayıp bu sefer merkezde Kars-Sarıkamış arası çalışan minibüslerin kalktığı yere gidiyoruz. Minibüsler Kars’a en son 17:00′ da hareket ediyormuş ama taksici bize bir kaç kere siz daha erken gelin diye tembih etti. O yüzden en son minibüs saatini gidince bir teyit ettirmek lazım. En kötü ihtimal tekrar doğu ekspresi ile Kars’a dönebilirsiniz 🙂 O saat 18:00 gibi Sarıkamış’tan geçiyor. Minibüs ile Kars 1 saat sürüyor, kişi başı 8 TL. Taksi ile kayak merkezine çıkış 20 TL, dönüş ise 15 TL.
Sarıkamış kayak yapanlar için en iyi kayak merkezlerinden biri. Hava şartları sayesinde kristal kar oluşuyormuş bu da kayak yapanlar için bulunmaz nimetmiş. Kafede konuştuğumuz çalışanın söylediğine göre burada kalsak ayı bile görebilirmişiz. Biz gittiğimizde bu kadar soğuk olmasaydı da mis gibi çam havasını doya doya alabilseydik keşke. Soğuk nedeniyle en üzüldüğüm konu da şehitliği ziyaret edemeyişimiz. İlçe merkezinden uzakta kaldığından ve çok üşüdüğümüzden gidemedik. Sırf bu sebeple bile tekrar gidilir Sarıkamış’a.
Bu uzuun yazının sonuna gelebildiyseniz ne mutlu bana 🙂 Okuduğunuz gibi Kars’ta yapılacak, görülecek, deneyimlenecek çok şey var. Hakkıyla yapılacak bir Kars gezisi için 4 gün yeterli bizce. Bu geziye Ani Harabeleri, Çıldır Gölü, Kars merkezi ve Sarıkamış dahil. Bizim fotoğraflarımızı instagramda #pinargokerkarsta etiketinin altında görebilirsiniz.
Kars merkez videomuzu beğenirsiniz umarım! 🙂 Sarıkamış videosu henüz hazır değil. Olduğundan onu da bu postun altında ya da youtube kanalımda izleyebilirsiniz 😉
1 Comment
Oktay YAZICI Schreiber
Eylül 10, 2017 at 5:45 pmGerçekten güzel ve harika bir tanıtım olmuş. Tüm yabancı dost ve misafirlerime de bu tanıtımı gösterip, Doğu-Ekspresin genel anlamda nasıl bir tren, yol ve yolculuk olduğunu anlatabilmiş olurum bu sayede vede sizin sayenizde. Teşekkürler… :)