Kapadokya’da ikinci günde daha alarm çalmadan, güle oynaya güneşten önce uyanıyoruz yine. Burada düşündüğüm tek şey hep zor gelen erken kalkmanın zorluğunun saatten değil, uyanmak için…
O kadar çok görmüştüm ki fotoğraflarını, o kadar çok duymuştum ki adını, sanki gitmiş görmüş gibiydim. Ta ki akşam geç saatte otele varmaya çalışırken Uçhisar’da ışıkları…
Bozcaada..Daha görmeden sevdiğim, bir gün muhakkak ayak basacağımı, bastığım an itibariyle de hayran kalacağımı bildiğim ada. Tanışmamız biraz uzun sürse de sonunda içten bir merhaba diyebildik…
Sonbaharı sevmeyen? Yaprakların arasında yürüyüp aklından türlü hayaller geçirmeyen? Tatlı serin havasında bazen üşüyüp, çıkan güneşle sevinmeyen 🙂 Yollarda, parklarda, şehrin içinde de hissettiriyor kendini ama…
Aloha! Düşünürüz hani bazen, hayal kurarız şuraya gitsem, burayı da görsem, hele orayı görmeden bu hayattan gitmesem diye. Maldivler benim için bu hayallerin neresindeydi tam bilemiyorum,…